--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

Yılmaz "İşte Hayalimdeki Müslüman"

İlçe Vaizi Osman Yılmaz hayalindeki müslümanın nasıl olduğunu anlattı.

Yılmaz
İŞTE HAYALİMDEKİ MÜSLÜMAN!
Merhaba kıymetli kirkagac.net okuyucuları! Rabbime hamd; habibine salât-ü selamlar olsun. Allah’ın rahmeti-bereketi ve mağfireti üzerinize olsun efendim. Hayırlı Cumalar… Yüce Allah’tan size ve sevdiklerinize dünya ve ahiret saadeti vermesini temenni ederim. Rabbim, bizlere hem dünyada hem ahirette iyilikler ve güzellikler ihsan eylesin. Bizleri istikamet üzere olanlardan eylesin.
Sevgili dostlar! Bu haftaki Cuma sohbetimizde ‘ İdeal Müslüman modeli’ nden bahsedeceğiz.
Keşke…
Efendim! Nasıl ki bir öğretmen arkadaşımızın hayalini süsleyen ideal bir öğrenci profili var ise, âcizane din hizmeti vermeye çalışan bir kişi olarak benim de zihnimde tasarladığım
İdeal Müslüman modeli ’ hayalim var. Bu hayalimi sizinle paylaşmak istiyorum.
1) Önce iyi bir insan!
Allah cc. Buyuruyor ki, ‘’ Şüphesiz ki, biz insanı en güzel surette yarattık.’’ ( Tin süresi, 3)
Evet, insan mükerrem ( Değerli) bir varlıktır. İnsan olarak kalabilmek ve son nefeste insan olarak ölebilmek daha da önemlidir. Ancak şunu unutmamak gerekir…
İnsan olarak kalabilmekte Ölçü nedir?
Kıymetli bir varlık olarak dünyaya gelen insanın, insanca hayatını devam ettirip – insanca ölebilmesi için ölçü, ‘ yapıp ettikleri ’ dir.
Ayet-i kerimeye göre, manevi anlamda insanı melekler üstü bir dereceye çıkaran da; hayvanlardan daha aşağı bir çukura düşüren de yapıp ettikleridir. Kendi iradesiyle, kendi eliyle yaptığı seçimlerdir.
Biz diyoruz ki, bir takım evrensel insani değerler vardır. Bu değerler her yerde aynıdır, değişmez. Mesela, hoşgörü, yardımseverlilik, doğruluk vs… her toplumda benimsenen faziletli davranışlardandır.
Öte yandan, zulüm, sömürü, despotluk, taciz vs… bütün toplumlarda lanetlenmiştir. Çünkü insan onuruna ters şeylerdir. Dolayısıyla, biz diyoruz ki, ‘ iyi bir Müslüman olmanın ilk şartı, öncelikle iyi bir insan olmaktır. ‘
Sevgili dostlar!
İslam’ın 4 tane ana hedefi vardır: 1) İtikat 2) İbadet 3) Ahlak 4) Muamelat. ( sosyal yön) İslam’ın hedeflediği Müslüman modeli, itikadı sağlam; ibadetlerini yerine getiren; Ahlakı mükemmel; sosyal hayatta elinden ve dilinden insanların emin olduğu güvenilir bir Müslüman örneğidir.
2) Sağlam bir itikada sahip Müslüman: İtikat, inanç demektir. İdeal bir Müslüman olmanın en önemli şartı,‘ Sağlam bir iman’ dır. Bunun için öncelikle Kelime-i şehadet gerekir. Kelime-i şehadet,  her alanda Müslüman’ca yaşayacağımıza dair imzaladığımız bir senettir, Rabbimize verdiğimiz bir sözdür.
‘’ Rabbim, kulun olarak sana ve hükümlerine sadık kalacağıma; şirkten, riyadan, kula kul olmaktan kaçınacağıma, Muhammed (a.s) ın senin hak peygamberin olduğuna şahadet ederim.’’ demektir.
3) Amentü’ye gönülden iman eden bir Müslüman: Her inanç sisteminin kaburgasını oluşturan bir takım esaslar vardır. İslam inancının kaburgası da, ‘amentü’ dediğimiz iman esaslarıdır.
Kısaca, ‘ Allahın varlığına ve birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölümden sonra dirilişin hak olduğuna gönülden inanmak’ tır. İman olmadan ibadet olmaz. Önce iman gerekir.
4) İbadetlerinde istikrarlı bir Müslüman: Olgun ve ideal bir Müslüman, ibadetleri külfet olarak görmez. Görmemelidir… İbadetler, Rabbimize kulluğumuzun bir göstergesi ve bize verdiği nimetlerin bir teşekkürüdür. Seni en güzel surette yaratan ve sana sayısız nimetler bahşeden sahibine teşekkür etmeyeceksin de kime teşekkür edeceksin?
Gökleri, yeri ve arasındakileri senin emrine amade kılan yaratanına teşekkür etmeyeceksin de kime teşekkür edeceksin?
Her türlü teşekkür, hamd ve övgü âlemlerin rabbi yüce Allah’ımıza mahsustur.
İKİ BÜYÜK YANLIŞ…
Birincisi: İbadetlerin yersiz ve gereksiz olduğuna inanmak çok yanlış bir düşüncedir. Hiçbir ibadet süs olsun diye emredilmemiştir. Her ibadetin ayrı ayrı sayısız hikmetleri ve faydaları vardır. Müslüman’a düşen görev, ibadetlerini en güzel şekilde yerine getirmektir.
İkinci yanlış: Bazı Müslümanlar, ibadetleri yerine getirmekle artık Müslümanlığın kemale erdiğini, bittiğini zanneder. Bu da yanlıştır. Evet, ibadetler şarttır. Ve mutlaka yerine getirilmelidir. İbadet eden Müslüman’la, ibadet etmeyen Müslüman müsavi değildir. Ancak, şunu da bilmeliyiz ki, İbadetler, Müslümanlığın bir bölümüdür. Diğer şartların da yerine getirilmesi gerekir.
5) İslam’ın özünü yaşayan bir Müslüman: Bidat ve hurafelerden uzak, İslam’ı özümsemiş ve içine sindirebilmiş bir Müslüman en büyük hayalimdir. ‘İnandığı gibi yaşamayan insanlar, yaşadığı gibi inanmaya mahkûmdurlar.’ Sözü çok anlamlı ve yerinde bir sözdür. Eğer kur’an’ dan ve sünnetten öğrendiğimiz gerçek İslam’ı kabul etmezsek, din adına, dinde yeri olmayan bir takım bidat ve hurafeleri din kabul etmeye mahkum oluruz.
6) Haramlardan sakınan bir müslüman: Allahu Teâlâ kullarını sınamak için yüce dinimizde bir takım yasaklar koymuş, Kullarına bu yasakları çiğnememeyi öğütlemiştir. Olgun Müslüman, Allah’ın koymuş olduğu yasakları çiğnemez, yasaklanan şeylerin yasaklanma hikmetini sorgulamaz, haramları helal kabul etmez. Allah’ın hudutlarını çiğnememe hususunda titizlik gösterir.
7) Sosyal Hayatta emin bir insan: Kur’an ve Sünnete baktığımızda sosyal hayatla ilgili pek çok hükümler görürüz. Birkaç örnek verelim:
--İnsanlarla barışık olmak, Müslümanları kardeş olarak görmek,
--Haksız yere Allah’ın verdiği cana kıymamak,
--Dargınlık, kırgınlık, husumet, haset, gurur ve kibirden uzak durmak,
--Akrabalarla bağları güçlü tutmak, Komşuluk haklarına riayet etmek,
--Emanetleri zayi etmeden sahiplerine iade etmek,
--Kişiye dünya ve ahirette fayda sağlamayacak boş şeyleri terk etmek,
--Hasta ziyaretine gitmek, onlara Allah’tan şifa dilemek,
--Alış – verişte aldanmaktan ve aldatmaktan kaçınmak,
--Ölçü ve tartıda adaletli olmak, eksik ölçüp tartmamak,
--Namuslu ve iffetli bir cinsel hayat yaşamak,
--İşçinin emeğinin karşılığını alnının teri kurumadan vermek,
--Şahitliği hakkıyla yerine getirmek, yalan şahitten kaçınmak…  gibi pek çok hususta yüzlerce sosyal hüküm mevcuttur. İdeal bir Müslüman’ın ibadetlerin yanında bu sosyal hükümleri de yerine getirmesi gerekiyor.
8) Milli ve Manevi değerlerine bağlı bir Müslüman:  Din, Vatan, bayrak, devlet, ezan vs. tarihten bu güne bizi biz yapan mukaddes değerlerimizdir. İdeal Müslüman bu değerlerini sever. Çünkü dinimiz de bunu emretmektedir. Örneğin, Peygamber efendimizin; ‘’ Vatan sevgisi imandandır.’’ Hadis-i şerifi bunun en güzel ispatıdır.
Hiçbir millî, ahlakî ve manevî değer küçümsenemez, bireysel ve toplumsal hayatta yok sayılamaz. Bu noktada şunu unutmamak gerekir ki, kaybedilen her değer, toplum hayatından da bir şeyleri götürmektedir.
Kaybolan, yıpranan, işlevini yitirmiş olarak algılanan her bir değerin yeri mutlaka daha sağlıklı bir değerle doldurulmalıdır. Aksi takdirde, zamanla toplumsal çöküşe ve kültür erozyonuna zemin hazırlanmış olunur. Bu da Allah muhafaza, toplum olarak tarih sahnesinden silinmemiz demektir.
Milli ve Manevi Değerlerimizi unutursak!
Biz diyoruz ki, batının ahlaksızlığını değil, ilim ve fennini alalım. Terakki ( ilerleme) adına, dini, ahlaki ve milli değerlerimizi heba etmeyelim. Yoksa bunun bedelini çok ağır öderiz…
Sadece birkaç örnek…
--Ana - babasına asi evlatlar,
--Ecdadına söven soysuzlar,
--Teksas sokaklarını aratmayan ortamlar,
--Sebepsiz cinayetler ve adam öldürmeler,
-- Hırsızlık, gasp ve yağmalamalar,
-- 7- 8 yaşlarındaki körpecik çocuklara tecavüzler,
--Hak arama adına isyanlar ve başkaldırılar,
--Sokaklarda içki şişeleriyle salına salına yürüyen sarhoşlar,
--Yıkıntılar – harabeler – ahlaki çöküntüler görürsünüz toplumda…
Onun için biz diyoruz ki, İslam’dan ve Türklükten getirdiğimiz, bizi biz yapan mukaddes değerlerimize lütfen saygı duyalım…
Rabbim, bizleri rızası istikametinde yaşayan olgun Müslümanlardan eylesin. Razı olmayacağı fiilleri işlemekten cümlemizi muhafaza eylesin. Vatanımızı, milletimizi her türlü tehlikelerden korusun. Birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın. Âmin.
Haftaya görüşmek üzere Allah’a emanet olun efendim. Hoşçakalın. Sevgi ve saygılarımla…

Osman Yılmaz
İlçe Vaizi

********

********

*********
Güncelleme Tarihi: 26 Şubat 2011, 19:48
YORUM EKLE
YORUMLAR
VAİZ
VAİZ - 13 yıl Önce

İslamda tesettür (örtünme) farzdır ve Allah'ın emridir.Kadın, kocası izin verse de açılamaz.Kocanın izin vermesi, Allahın izin vermesi anlamına gelmez. Önemli olan kocanın izni değil, Allahın emridir. Kadın, nasıl olsa ben kocamdan izin aldım artık açınabilirim diyemez. Koca da hanımının açılması için baskı yapamaz, yapmamalıdır.
4)Kadının cennetteki kocasının yanında olabilmesi için, hadis-i şeriflere göre
1)Kadının da cennet ehlinden olması,
2)Dünyada kocasını razı etmiş olması lazımdır.Bu şartlar yerine geldiğinde Allah cennet ehline dünyadaki eşlerinin yanında cennet hurilerinden verecektir.
Karı- kocadan birisi cennet ehlinden değilse cennette buluşamayacaklardır. Mesela, firavn kafir olarak ölmüştür. eşi asiye annemiz ise mü'mindir. bu çiftler cennette buluşamayacaklardır. Asiye annemiz cennete gidecektir.ama eşi firavn cennete gidemeyecektir.çünkü firavn kafir olarak ölmüştür ve kafir olarak ölenler ebedi olarak cehennemdedir.

VAİZ
VAİZ - 13 yıl Önce

2) kadın şu hallerde kocasına boşanma davası açabilir:
a)Şiddetli geçimsizlik b) kocanın karısının ihtiyaçlarını cevap vermemesi, 3)Kocada evliliğin devamına mani olan bir rahatsızlığın zuhur etmesi,
4)Kocanın evi terk edip gitmesi, ( Terk ve gaiplik)
5) Kocanın eşini aldatmasıı... bu durumda kadın mahkemeye müracaat eder, dava açar ve hakim bu aileyi boşar. Biz buna tefrik diyoruz.

VAİZ
VAİZ - 13 yıl Önce

1) Araba, sonradan icad edildiği için, Klasik islam kaynaklarında ( Kuran ve sünnette) bu konuda bir malumat bulunmaz. Bizim bu sorunuzu cevaplamamız için peygamber efendimiz zamanında kadının yolculuğu bahsine bakmamız gerekir.Kadının herhangi bir beneği kullanıp seferi mesafede uzun yolculuklara çıkabilmesi için 1) Kadının yanında mutlaka bir mahreminin bulunması 2) Yol emniyetinin olması gerekmektedir. Bu şartlar yerine getirildiği takdirde kadınlar araba kullanamaz diye bir yasak yoktur.Yol emniyeti varsa, edebiyle arabasını kullanıyorsa neden kullanamasın, elbette kullanabilir.Ama dediğimiz gibi 90 km üzerindeki uzun yolculıklarda kadının mutlaka yanında bir mahreminin bulunması gerekir.
2)İslamda boşama yetkisi kocaya aittir, ancak koca bu boşama yetkisini hanımına verebilir.Biz buna tevfizüttalak diyoruz. Kadın kocasından bu yetkiyi alınca kocasını boşayabilir.Şu husus çok önemlidir:

Adil
Adil - 13 yıl Önce

1-kadın araba kullanabilirmi?
2-kadın boşanma davası açabilirmi?
3-kadın tek başına başını açılmaya karar verebilirmi?
4-cennete kadının yeri kocasının yanı değilmi?
lütfen Allah rızası için bunları cevaplayabilirmisiniz

zeki albay
zeki albay - 13 yıl Önce

hocam ağzınıza sağlıkk.

İsmail
İsmail - 13 yıl Önce

bende cok begendim yazıyı, teşekkür ederim. sagolun

g.i
g.i - 13 yıl Önce

bu yazınızı çok begendim hocam.bence şuana kadarki en güzel yazınız bu

ersen
ersen - 13 yıl Önce

müslümanlık sadece namaz kılıp oruç tutmak değil müslüman adam gibi namusuyla şerefiyle yaşamaktır
ersen-soma



         Kirkagac.Net