--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

BORÇLUYUZ


Karanlık kabus gibi çökmüş, üç kıtada hüküm sürmüş, hükmetmiş, adaletin ve medeniyetin koruyucusu olan bir milletin, yaşadığı topraklar, ellerinden alınmış, son dönemlerde bilinçsiz kötü bir yönetim sayesinde kaybedilmiş, Anadolu’ya, Anayurt’ta sıkışmış kalınmıştır.

Bütün toprakları, doğudan – batıya, güneyden – kuzeye, istila edilmiş, parçalanmış, altı asırlık bir tarih, medeniyet yok edilmek ve yeryüzünden silinmek istenmiştir.

Karanlık, vatan toprakları üzerine ve Türk milletinin yüreğine kabus gibi çökmüştür.
Unutulan bir şey vardır;
Türk’ün asil kanı.....
Zor durumlara karşı olağanüstü, insanüstü kenetlenme ve dayanma gücü ve özgürlük aşkı, sevdası.
Dünya toprakları üzerinde asırlardır, nice dehalar, liderler ve önderler yetişmiştir.

Hiçbir lider, hiçbir deha, böylesine güçlü bir ışığı çevresine yayamamış, parçalanmış, dağılmış, insanlar topluluğunu imkansızlıklar ve içinden çıkılması mümkün olmayan, görünmeyen güçlükler karşısında, toparlayıp tek vücut haline getirip, asırlardır beyinlerde yaşayan teslimiyetçi zihniyeti yıkamamıştır.

İşte böyle bir dehayı, lideri, önderi  Türk milleti bağrından çıkarmış, bu M. Kemal’dir. M. Kemal’ in ışığı, dehası ve ileriye dönük öngörüsü, hiçbir lider ve önder de görülmemiştir.

Özgürlük ve bağımsızlığın bedelini Türk milleti çok ağır bir şekilde ödemiştir. Vatanımızın her karış toprağı ecdadımızın kanları ile sulanmış, milyonlarla ifade edilen vatan evlatları şehit verilmiştir.

1919 da Samsun’dan doğan ışık, Türk milletinin üzerine ve yüreklerine kabus gibi çöken karanlığı aydınlığa çevirmeye başlamış, Türk milletinin tarihini ve makus talihini, o andan itibaren yeniden değiştirmeye ve yazmaya başlamıştır.

O, ışık M. Kemal’di. Sarsılmaz bir kişiliği, milletine duyduğu güven, doğuştan yaratıcı, cesur bir asker, yüzü ileriye dönük bir deha, yüreğinde bitmeyen vatan sevgisi, eşsiz lider, milliyetçi önder. Tarih yazan Başkomutan.

Dünya üzerine hiçbir zaman böyle bir lider, deha hiç millete ve milletlere nasip olmamıştır, olmayacaktır da.
M. Kemal ATATÜRK’ ün yaymış olduğu ışık, tarihte yanıp sönen bir ışık, yıldız değil, Türk milletinin asırlar boyu ihtiyacı olan ve hiç sönmeyecek, batmayan bir güneşidir..

Dünya toprakları üzerinde çeşitli milletler ve milyarlarca insan yaşadı, yaşıyor. Tarihin akışını değiştirmek, tarihe yön vermek ve yeniden bir milletin tarihini yazmak göründüğü gibi o kadar kolay olmamakla beraber, mümkün de değildir.

Ne mutlu bize,
Ne mutlu ki tarihi yeniden yazan o müthiş Türk’e; Türk milletine.
Onun bitmez, tükenmez ışığı, düşünceleri, fikirleri ve ön görüleri aramızdan ilelebet ayrılmış olsa dahi, yine tarihe yön verecek, tarih yazacak, Türkiye Cumhuriyet’ini, Türk milletini ileri medeniyetler seviyesine ulaştıracak niteliktedir her zaman.     

Tarih, bir milletin övünç kaynağı, şan ve şerefidir.
Tarih, geçmişte vuku bulan olayların ileriye dönük yansıması olduğu takdirde, ulu önderin işaret ettiği gibi,
Milli benliği, Milli Ülküyü,  devam ettirebildiğimiz, biz ve bizden sonra ki nesillere gereken ve doğru bir şekilde tarihimizi aktarabildiğimiz zaman ileri medeniyetler seviyesini yakalayabiliriz.

Borçluyuz..!

Ulu öndere, M. Kemal ATATÜRK’ e, şanlı tarihimize. Bu topraklar için kanını akıtan, canını gözünü kırpmadan feda eden, sayıları milyonları bulan şehidimize, ecdadımıza borçluyuz.       

1938 den sonra Ulu önderimizin ölümünü müteakip, onun çizmiş olduğu yola, fikir ve düşüncelerine ve onun yaydığı emsalsiz ışığa bağlı kalamadık. İleri medeniyetler seviyesine ışığı ile ulaşamadık. Hala bu topraklar için çocuklarımız can veriyor ve vatanın her karış toprağı yine gençlerimizin kanları ile sulanıyor! Neden? Çünkü bizler ulu önderimizin çizdiği yoldan uzaklaştık. Borçluyuz, çocuklarımıza, yeni nesillere. Mehmetçik’lerimize borçluyuz.

İyi bir eğitim ile beraber Ulu önder M. Kemal ATATÜRK’ ün fikir ve düşüncelerini gerçek anlamda öğretip yaşatmamız lazımdır.
Yetişen yeni nesiller, çocuklar, evlatlarımız..!

Onlar bizim istikbalimiz, onlar bu vatanın yılmaz savunucuları ve onlar ulu önderin aydınlık yüzü olmalıdırlar. Ulu önder, değişen dünyada artık en büyük, en güçlü silah eğitimdir, demişti. Doğru bir eğitim ise bir Türk ferdi olarak mutlaka ve mutlaka  M. Kemal ATATÜRK’ ün o eşsiz dehasıyla, fikirleri ile, düşünceleri ile verebiliriz. İstikbalde ve gelecekte ileri medeniyeti 1919 da doğan o güneşin parıltısı ile yakalayabiliriz. Bu bizim ve her Türk ferdinin Tarihe olan bir borcudur.
Türk ulusu bağımsızlığını ve özgürlüğünü, bin bir acı ile sıkıntı ile imkansızı başararak  kazandı. Parçalanmış aileler, dul kalan kadınlar, arkada yetim ve öksüz çocuklar bırakıldı. Hiç birimizin bu topraklar üzerinde, örümcek sarmış beyinlere, softa fikirlere kanmaya, ATATÜRK Türkiye’sini karanlıkta bırakmaya hiç hakkı yoktur. Olamazda..! Ne acı değil mi? Hala beyinlerde örümcek, hala beyinlerde hurafeler dolaşıyor. Ve pırıl, pırıl gençlerimiz böyle kapkara düşünceler ile zehirleniyor.

Borçluyuz!
Anlatmalıyız!

M. Kemal ATATÜRK’ ün fikir ve düşüncelerini yeni yetişen nesillerimize ve çocuklarımıza aşılamalıyız. Ulu önderimizin işaret ettiği yolda,
Milli Benliğe,  Milli Ülküye, kalpten bağlı pırıl, pırıl Atatürk gençleri yetiştirmeliyiz. Şu an buna hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var ve her zaman da olacaktır. Tarihimizi, o müthiş devrimlerin yaratıcısının düşüncelerini, çocuklarımıza yeni yetişecek olan nesillerimize, saf, yalın, abartısız anlatmalıyız. İleri medeniyetler seviyesine çıkarmak için bu vatanı, üzerinde yaşayan halkı, yalnız ve yalnız Atatürk inkılap ve devrimlerinin iyi özümsenmesi, incelenmesi ve anlaşılıp öğretilmesi ile mümkündür.

Buna bu topraklar üzerinde yaşayan bir fert olarak bunu yapmağa sorumluyuz, mecburuz.  
Borçluyuz,
Hayatını bağımsızlık ve özgürlük uğrunda adayan yüz binlerce insanımıza, ecdadımıza, daha bıyığı terlememiş genç delikanlılara, gelinlik çağında daha gelinliğini giymeden bu topraklara gelin olmuş genç kızlara, sırtında cepheye, cephelere mermi top taşıyan analara, analarımıza, bizim için hala hayatını feda eden Askere, Subay’ a, Astsubay’ a, Polisimize kısacası bu vatan uğrunda şehit olmuş veya sakat kalmış MEHMETÇİK’ lere borçluyuz.

Dünya milletleri ulu önderimizin modern, Laik Türkiye Cumhuriyetini, onun üstün fikirlerini ve düşüncelerini model alırken kendilerine; Bizler hala uğraşıyoruz örümcek sarmış beyinlerle.

Gençler, çocuklar istikbalde bayrağı devir alacak nesiller, gelin toplanalım, Atamızın bu eşsiz ışığı altında. Bilmeliyiz ki böyle bir deha gelmeyecek bir daha. İleri medeniyet seviyesini yakalayabiliriz ancak bu ışık şemsiyesinin altında, toplanmakta.


Mete DAYI

YORUM EKLE


         Kirkagac.Net