PLATON / ŞÖLEN KİTABI

Sevgili kitapsever arkadaşlarım. Felsefe dünyasına yeni bir giriş yapacağız. Sizlerle beraber olmaktan mutluluk duyarım.

Öncelikle sizlere kendimi tanıtarak Platon'un Şölen adlı eserine giriş yapmak istiyorum.
Ben Ayşe Gezer. Kırklareli Üniversitesi felsefe bölümü öğrencisiyim. Küçük yaşta okumaya ve yazmaya merak saldığım için kitaplarla olan bağım bir kördüğüm kadar sağlamdır.

Hocalarımın tavsiyesiyle bana uygun olan felsefe bölümünü okuyarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Hepimizin kendi alanıyla ilgili bilgi sahibi olmak istediği çok şey var ve bende felsefeye çok aç bir insan olarak öğrenmeyi ve bilgi edinmeyi elimden geldiği kadarıyla sağlamaya çalışıyorum. Sizleri felsefeyle tanıştırarak felsefeyi sevdirmeye gayret edeceğim. Çünkü ben felsefe bölümü okuyarak dünyamı inşa ettim ve sizde kendi dünyanızı keşfetmeniz adına buradayım. O zaman şimdi başlamanın tam sırası.

 

Öncelikle Platon hakkında çok ufak bilgiler vererek Şölen eserinin içeriğinde neler olduğunu sizlerle paylaşacağım.
Platon'un asıl adı Aristokles'tir. İslam felsefesinde ise Eflatun olarak bilinir. M.Ö. 428-348 yılları arasında yaşamış bir düşünürdür.
Akademia'nın kurucusudur. Eserlerinde hocası Sokrates'i konuşturarak diyalog şeklinde bizlere hocasının düşüncelerini aktarmıştır.
Hocası Sokrates'in hiçbir şekilde yazılı eseri bulunmadığı için bize Sokrates'in düşüncelerini öğrencisi Platon aktarmıştır.

Platon'un her eseri farklı konuları ele alır ve Şölen kitabında ise asıl konu "sevgi"dir.  Kitapta bir şölen (symposion) düzenlenir. Bu şölende içki içilmeyeceği için kendi aralarında karar vererek tanrıya olan sevgileri dile getireceklerdi. Prodikos tanrıların konuşulduğu masada neden Afrodit es geçiliyor der ve herkes ona hak vererek aşk hakkında düşüncelerini dile getirirler. Bu şölende ise Phaidros, Pausanias, Eryksimakhos, Aristophanes, Agathon ve Sokrates yer alıyor. Kitapta aslında sizlere aktarmak istediğim belirli kısımlar var. Kitabın başlarında genel olarak neyi yaparsak çirkin neyi yaparsak güzel olur ve aşk ile ilgili konuşmalar geçiyor. Orada bulunanlar ise bu konu ile ilgili görüşlerini beyan ediyor. Konuşmalar yapılırken aralarında bulunan komedya yazarı Aristophanes "eros"tan bahseder. Peki kimdir bu eros? Aristophanes erosun çıkışını bir mitos ile anlatıyor. Mitos ise şu şekilde: "İnsanlar çok eskiden kadın ve erkek olarak ayrı ayrı değildi. Kadın ve erkek birleşmiş bir şekilde yuvarlaktı ve dört kollu, dört bacaklı ve iki kafalı bir görünümdeydi.

Bu görünümde olan varlık artık haddini aşıp kendilerini tanrı gibi görerek Tanrılara karşı koymuştur. Bunu duyan Zeus sinirlendi. Tanrılarla görüştü ve bir sonuca ulaştı. Onları ikiye bölerek cezalandırdı. Ve böylelikle kadın ve erkek meydana geldi. Kadın ve erkek bölünmeden önce bir bütün olduğu için birbirine muhtaç değildi ama ayrıldıktan sonra birbirlerini arzuladılar. Her kadın ve her erkek birilerini arzulamak ve onunla olmak için kendine uygun parçasını aramaya başlamışlardır. Burada kadın ve erkek her birinin birer sembolüdür. (symbolon)" Mitos bu şekilde ama Eros bunun neresinde? İşte Eros kadın ve erkeğin ayrılmasından sonra ortaya çıkıyor. Sevgi konusu geçerken bu sevgi Eros'a bağlanıyor ve sevgi Tanrı'dır önermesiyle konuşmalar devam ediyor. Burdada Eros bir tanrı olarak algılanıyor. Aristophanes düşüncelerini dile getirir. Tanrı'ya karşı haddimizi bilmezsek, tekrar bizi ikiye böler. Hata yapma ki sevgi tekrardan bütünlüğüne erişsin. Sevgiyi bulursak mutlu oluruz ve bu çok az kişiye nasip olan bir duygudur.

Tanrı bize bu nimeti bağışlayan bir Sevgi'dir. Tanrı'ya karşı iyi olalım ki bizdeki eksiklikleri gidersin ve mutlu olalım. Aristophanes konuşmasını bitirir ve Agathon söze devam eder. Sevgi en mutlu Tanrı'dır. Sevgi en ölçülü varlıktır.

O en büyük şairdir ve istediği kişiyi şair yapabilir. Sevgi diğer bütün güzel olanların kaynağıdır. Bu iyiliklerinden dolayı bizler Tanrı'ya borçluyuz. Sokrates ise Agathon'un Tanrı'ya karşı yaptığı övgüleri beğendi. Konuşmadan sonra Afrodit ile ilgili anlatımlar başlamıştır. Afrodit'in doğduğu gün bütün tanrılar bir şölendedir. Bu şölende Bolluk'da vardır. Şölenden payını almaya gelen Yokluk Zeus'un bahçesinde Bolluk'u sızmış bir şekilde görür. Ondan bir çocuğunun olduğunu hayal etmiş. Beraber olurlar ve Yokluk Tanrı'ya (Sevgi) gebe kalır. Tanrı doğar.

Bu Tanrı kaba, pis, evsiz, kapı önlerinde, yol köşelerinde yatar kalkar. Bu özellikleriyle Yokluk olan annesine çeker. Bolluk olan babasından da hep güzelin, iyinin peşinde olan, yürekli, atılgan, dayanıklı özelliklerini almıştır. Bu Tanrı ne ölümlü ne de ölümsüzdür. Öldüğü zaman babası tabiatı gereği onu tekrar diriltir.

Bu nedenle Sevgi ne yokluk ne de varlık içindedir. Bilge ve bilgisizliğin tam ortasındadır. Bilgeler ve bilgisizler bilginin peşine düşmezse kim düşer? Elbette bunların arasında olanlar. Sevgi de onların arasındadır. Bunların arasında yer alan bir başkası da filozoftur. Bir babası var her şeyi bilir ve bulur. Bir annesi var hiçbir şey bilmez ve bulmaz.

İşte cinler de böyledir. (diamon) Yani herkes doğru ve hatasız konuşacak diye bir şey yok. Sokrates bir konu hakkında yanlış düşüncelere saparsa bu normaldir. O zaman sevgi güzelin sevgisi değildir. Doğurmanın, güzelin içinde yaratmanın sevgisidir.

Zaman geçmiş ve normal aşk hayatlarını konuştular, sevgi üzerinden biraz daha sohbet ettiler. Kimileri sızdı ve kimisi de evine gitti.


AYŞE GEZER

YORUM EKLE
YORUMLAR
melike
melike - 4 yıl Önce

Sizi Hakan abinin paylaşımında gördüm.. gerçekten çoktatlısın ablacım.. Köşe yazarı olmanada çok sevindm.. bundan böyle sık sık takip edicem seni..)

karaca
karaca - 4 yıl Önce

tebrik ediyorum ilk yazınız bir harika olmuş. kitapları çok seviyorum.. sıradaki kitapları merakla bekliyorum

bakırlı
bakırlı - 4 yıl Önce

tebrik ediyorum muhteşem bir yazı olmuş..

hercai
hercai - 4 yıl Önce

Gündemdeki konularada değinirseniz seviniriz

Ersin atik
Ersin atik - 4 yıl Önce

Hoşgeldiniz. Bundan böyle sizide takip edeceğim. Yazarlar bölümünü çok seviyorum

recep altun
recep altun - 4 yıl Önce

Zaman geçmiş ve normal aşk hayatlarını konuştular, sevgi üzerinden biraz daha sohbet ettiler. Kimileri sızdı ve kimisi de evine gitti.


Ne kadar güzel bir final... Tebrik ederim

Esra Betül SARAÇ
Esra Betül SARAÇ - 4 yıl Önce

Sevgi en ölçülü varlıktır.
O en büyük şairdir ve istediği kişiyi şair yapabilir...Yüreğe ve akıllara dokunan mükemmel bir yazı olmuş ,ellerine sağlık,tebrik ederim yazar hanım..????

Esra Betül SARAÇ
Esra Betül SARAÇ - 4 yıl Önce

Sevgi en ölçülü varlıktır.

O en büyük şairdir ve istediği kişiyi şair yapabilir. Sevgi