Biz Küçükken ‘Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar’ Derlerdi, Artık O Mum Hiç Sönmüyor Yerine Ampul Takmışlar!
İnsanın kanını donduracak seviyeye vardı eza ve cefa, yakın tarihimizde hiçbir topluluğa uygulanmayan bir sindirme operasyonu göz göre göre icra ediliyor.
Okullar, yurtlar mühürleniyor, inşaatlar durduruluyor.
Sadece camia sempatizanı olduğu için bir öğrencinin bursu kesiliyor ve gerekçe göstermeksizin on binlerce lira borçlandırılıyor.
Akıl almıyor böylesi adaletsizliği.
Bir yanda iki buçuk aydır teröristlerin elinde olan 49 rehine, diğer yanda Alman istihbaratı tarafından devlet organlarının dinlenmiş olmasına böylesine sessiz kalınması skandalı bir diğer yanda zıvanadan çıkmış bir çözüm süreci, diğer yanda Işid belasının Süleyman şah türbesi üzerinde ki vahim iddialar ve daha niceleri. İç ve dış politikada gırtlağa kadar çamura batmış durumdayız, ama hala yöneticilerimizin tek derdi var ‘paralel yapıyla mücadele’.
Defaatle söyledik yine söylüyorum; Her kim paralelse, her kim bu vatana ve devlete ihanet içerisindeyse, her kim masum insanları haksız yere hazmetmek istiyorsa, her kim yargıya müdahale edip İsmailleri kaçırıyorsa, her kim vatana hizmet eden memurlara eziyet ediyorsa, her kim Allah deyip Allah’ın razı olmadığı halde insanları katledenlere yardım ediyorsa, her kim ülke menfaatlerini şahsi menfaatlerinden ali tutuyorsa; Allah sonunu getirsin, burnunu yerlerde sürüsün, yerle yeksan etsin, kökünü kazısın… amin.
Gün geçmiyor ki beyaz ile siyahın farkı kadar net yalanlar söylenmesin gün geçmiyor ki insanlara alakasız, mesnetsiz iftiralarda bulunulmasın. Akla mantığa sığmayan yalanlar devletin başında ki insanların dilinden dökülüyor.
Yalanı söyleyenden çok, şüphe duymaksızın inananlar ve kraldan çok kralcılara kırgınım ben. İnsanlardaki biat edişlerini gördükçe bazen bu kış hiç son bulmayacak, güneş ışıkları güçsüzlerin ama haklıların yollarını hiç aydınlatmayacak ve bu karanlık gece hiç bitmeyecek gibi geliyor ama Allah kerim…
Biliyorum ki gecenin en karanlığı en büyük ağababaları korkutmadan ve gök gürültüsünün en şiddetlileri melek yüzlü çocukları uyandırmadan şafaklara ışık hüzmeleri dolmayacaktır ve bulutlar aydınlığa yol vermeyecektir.
Biliyorum ki gecenin en karanlığı en büyük ağababaları korkutmadan ve gök gürültüsünün en şiddetlileri melek yüzlü çocukları uyandırmadan şafaklara ışık hüzmeleri dolmayacaktır ve bulutlar aydınlığa yol vermeyecektir.
Gün gelecek yalanların nasıl döküldüğünü göreceğiz. Hayatlarında yalanı mihenk taşı haline getirenlerin nasıl yüzükoyun süründüğünü ve o taşın altında nasıl ezildiğini zaman bize gösterecek.
Ali İmran 78;
“Kitap ehlinden öyle bir güruh vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. ‘Bu, Allah katındadır’ derler; oysa o, Allah katından değildir. Allah’a karşı, kendilerini bilip dururken, yalan söylerler.”
‘Söndürün riya kokan meşaleleri, rüya misali bir sabaha ermek için gecenin en karanlığında solumak gerek ayazı.’
Muhammet Demirci
özcan kaçar 10 Yıl Önce
başarılarının devamını dilerim.aferin sana muhammedciğim.
doğan as 10 Yıl Önce
yalancının mumu yatsıya kadar yanarmışta ampul takmışlarda devlet bütün zararlı maddelerle uğraşır sizin gibiler nerdeyse hocanın kucağına oturceksiniz ya.senden yazar değil bişe olmaz