Sigara bağımlılığı, yalnızca nikotin alımına dayalı bir fizyolojik sorun değildir. Psikoloji ve psikanaliz alanındaki çok sayıda çalışma, sigara alışkanlığının temelinde bazı erken dönem duygusal kırılmaların etkili olabileceğini göstermektedir. Bu kırılmaların başında ise “memeden ayrılma” süreci gelir.
Bir bebek için anne memesi, yalnızca beslenme kaynağı değil; aynı zamanda güven, temas, aidiyet ve sakinleşme alanıdır. Özellikle yaşamın ilk aylarında anneyle kurulan bu bedensel temas, bebeğin dış dünyaya dair algısını, stresle baş etme becerilerini ve öz-regülasyon mekanizmalarını şekillendirir. Dolayısıyla memeden ayrılma, yalnızca bir fiziksel sütten kesilme değil, aynı zamanda psikolojik bir ayrılıktır. Bu ayrılık eğer ani, sert, travmatik ya da cezalandırıcı biçimde gerçekleşirse, ilerleyen yıllarda çeşitli bağımlılık davranışlarıyla sonuçlanabilir.
Sigaraya başlama davranışını etkileyen bazı erken çocukluk faktörleri şunlardır:
Ani veya travmatik memeden kesilme: Örneğin, bazı anneler çocuğu sütten kesmek için meme ucuna acı biber, sirke, sarımsak gibi hoş olmayan tatlar sürer. Bu yöntem, çocuğun zihninde hem anneyle kurduğu olumlu ilişkinin bozulmasına hem de güven duygusunun sarsılmasına neden olabilir.
Sevgiyle vedalaşamama: Bebek memeden ayrılırken, bu sürecin kademeli ve şefkatli bir geçiş olması gerekir. Aksi takdirde çocukta “eksik bırakılma” duygusu kalabilir. Bu duygusal boşluk, yetişkinlikte sigara gibi ağız yoluyla gerçekleşen yatıştırıcı eylemlere yönelimle telafi edilmeye çalışılabilir.
Ağız evresi saplantısı: Freud’un psikoseksüel gelişim kuramına göre, ağız dönemi (oral dönem) bebeğin yaşamının ilk evresidir. Bu evrede tatmin olmamış çocuklarda, ilerleyen yaşlarda oral bağımlılıklar (sigara, tırnak yeme, aşırı yeme gibi) daha sık görülmektedir.
Peki ne yapılabilir?
1. Kademeli Geçiş: Memeden ayrılma süreci bir “kopma” değil, bir “geçiş” olmalıdır. Önce gündüz emzirmeleri azaltılıp, gece emzirmeleri bir süre daha sürdürülebilir. Bebek her aşamada duygusal olarak desteklenmelidir.
2. Fiziksel Teması Sürdürmek: Emzirme süreci bitse bile, annenin bebeğiyle temas halinde olması, ona sarılması, sevgi göstermesi, bebeğin içsel güven duygusunu korur.
3. Acı veya itici yöntemlerden kaçınmak: Meme ucuna kötü tatlar sürmek gibi cezalandırıcı teknikler, çocuğun sadece memeden değil, anneden de uzaklaşmasına neden olabilir. Bu ileriki yaşamda güven ilişkilerinde zorluklara ve bağımlılık riskine zemin hazırlayabilir.
4. Duygusal Ayrılığı da Yönetmek: Çocuk için fiziksel ayrılığın yanında duygusal ayrılık da desteklenmelidir. Ona neden artık emzirmediğinizi, hâlâ onu sevdiğinizi, yanınızda olduğunu anlatmak gerekir.
Sigara bağımlılığına karşı mücadelede bireysel farkındalık kadar, toplumun çocuk gelişimi konusundaki bilinç düzeyi de önemlidir. Yetişkinlerin bağımlılıklarını sadece irade gücüyle açıklamak kolaycılıktır. Asıl çözüm, bu bağımlılıkların tohumlarının atıldığı çocukluk dönemini anlamakta ve geleceğin sağlıklı bireylerini yetiştirebilmek için o dönemde doğru adımları atmakta yatmaktadır.
Bu yüzden sigarayı bırakmak isteyen herkesin, bir yandan kendi iç çocuğuyla yüzleşmesi, diğer yandan gelecekteki kuşakların bu kısır döngüye girmemesi için bilinçli ebeveynlik pratiklerini yaygınlaştırması gerekir.
Sigara, çoğu zaman bir eksikliğin dumanıdır. O eksikliği görmek, tanımak ve şefkatle tamamlamak ise iyileşmenin en önemli adımıdır.
Buket GÖKCEK
Uzman Sosyolog/ Profesyonel Aile Danışmanı/ Felsefe Öğretmeni