FİLMLER VE MESAJLAR  

Ülkemizin en çok sevilen film oyuncuları arasında 03 Temmuz 2000 yılında ölümünden yıllar geçmesine rağmen hâlâ ilk sıralarda bulunan rahmetli Kemal Sunal yer almaktadır.

Filmleri içerisinde canlandırdığı karakterler ile toplumsal olarak yaşadığımız sorunlara pratik ve akılcı çözümler sunmasıyla ve bunu güldürürken düşündürerek yapmasıyla ünlü olmuştur.

Rahmetlinin onlarca güzel bulduğum filmi arasında benim en çok sevdiğim filmi 1986 yılı yapımı olan Bolunun Elmalık köyünde çekilen Deli Deli Küpeli filmidir.

Cevat Fehmi Başkurt’un 1965 yılında tiyatro oyunu olarak yazdığı “Buzlar Çözülmeden” eserinden uyarlanmıştır.

Uyarlama senaryoyu aynı zamanda yönetmenlik ve oyunculuk da yapmış olan Osman Fahir Seden yazmıştır. Kartal Tibet’in yönetmenlik yaptığı filmin kadrosunda Kemal Sunal (Deli Kaymakam), Melike Zobu (Hatice), Yaman Okay (Yılanoğlu), Yavuzer Çetinkaya (Deli Hâkim), İhsan Yüce (Deli Çavuş), Reha Yurdakul (Av. Şeref Haktanır) gibi film oyuncusu isimler bulunmaktadır. 
Filmde tımarhaneden kaçarak karlı ve soğuk bir havada bir kasabaya sığınan ve rastlantı sonucu biri kaymakam diğeri hâkim sanılan iki delinin hikâyesi anlatılmaktadır. 

Filmde, izleyiciye Deli Kaymakam’dan öncesi ve sonrası hakkında, hangi düzenin daha insancıl ve akılcı, hangisinin ise delice ve 
insanlık dışı olduğu sorusu sordurulmak istenir. Filmin uyarlandığı tiyatro oyunu ve sonrasındaki ilk kez 1965 yapımı Nejat Saydam’ın çektiği Fikret Hakan’ın oynadığı filmi, 1960 darbesi ve bunun toplumsal sonuçları üzerine odaklanmışken 1986 yapımı olan Deli 
Deli Küpeli filmi, 1980 darbesinin etki ve iklimi altında çekilmiştir. Örnek olarak, filmin açılış sekansında köylülerin ve kasabalıların kahvede otururken televizyonda pür dikkat darbecileri dinlemesi ve sonrasında alkışlaması, kendi aralarında konuşurlarken 
de karların bir an önce erimesini ve 12 Eylül’ün kasabaya da gelmesini istemeleri 
verilebilir.

Söz konusu kasaba, yoksul bir kasabadır. Kendi sorunlarını kendi başına 
çözemez haldedir. Kasaba hem mutsuz hem de umutsuzdur. Halk; oduncu, bakkal, 
toptancı, kasap vb. esnafın karaborsacılığının yanı sıra tefeci ve siyasetçiler tarafından da sömürülmüş ve sindirilmiştir.

Kasabada asayiş ve düzeni sağlayan ve güç kullanma tekelini kendinde toplayan ise eşkıya Yılanoğlu’dur.
Böylesi bir atmosferin içerisinde kasaba halkının biricik umudu, yeni kaymakam ile hâkimin kasabaya ulaşması ve tüm bu adaletsizliklere ve kaosa son vermesidir.
Kasabalılar; Deli Çavuş lakaplı karakterin de etkisiyle, kaymakamlık binasındaki iki hastayı, kaymakam ve hâkim sanarak sorunlarına çözüm bulmalarını beklerler.

Kasabalının umutlarını gerçekleştirecekler ise akıl hastanesinden kaçan iki deliden başkası değildir.
Filmin baş kahramanı olan Deli Kaymakam’ın ruhsal 
bozukluğu süreklilik arz etmemekte, nadiren de olsa nöbet şeklinde kendini göstermektedir.

Bu kriz anlarında ise kendini kaybetmekte ve kriz geçtikten sonra ne 
yaptığını hatırlamamaktadır. En yakın arkadaşı ise kendisini hâkim zannetmektedir
Filmde, Deli Kaymakam, halka anlamsız ancak etkili bir nutuk attıktan sonra 
mevcut düzeni değiştirmek adına icraatlarına başlar. Filmde sırasıyla oduncunun 
odunlarını, ekmekçinin ekmeklerini halka dağıtır ve aynı zamanda hâkimle birlikte 
esnafa para cezası verir. Toptancı (aynı zamanda kasap) esnafa ise Deli Hâkim ile önce Mahkeme kurarak idam cezası verir, sonra hapis cezasına çevirir.

Deli Kaymakam; film boyunca halka zulmeden tüm fırsatçı ve art niyetli zalimlere sürekli haddini bildirir.

Ve onların halktan faizcilikle aldığı topraklarını bile halka geri vermelerini sağlar. 
Öte yandan halka da birçok görevler
vermesinin (kapı önlerini temizletmek, okul yolunun karlardan temizlenmesi vb.) yanı sıra çocukları aşılatmış ve halkı, tefecinin elinden kurtararak büyük bir teveccüh kazanmıştır.
Adını ve ruhsal problemini bilmediğimiz bu Deli Kaymakam; doğruluk, adalet, ahlak, iyilik gibi çeşitli erdemlerle donatılmıştır ve eylemlerini de bu yönde gerçekleştirmektedir.
 
Akıllıların yapamadığını bir deli olarak yapmış, halkın refah ve mutluluğunu sağlamış, huzur ve adaleti kasabaya getirmiştir.

Nihayetinde, başlarda halk için halka rağmen hareket eden Deli Kaymakam; zamanla çoğu sorunu çözmüş ve hikâyenin en korkutucu ve kötü ismi olan Yılanoğlu’nu ortadan kaldırmış iş birlikçilerine ise iyi bir ders vermiştir.

Halkın güvenini kazanan, onları daha insancıl ve adil bir yaşama zorlayan Kaymakam’ın iktidarı ise buzlar çözülünceye, gerçek ve akıllı Kaymakam kasabaya gelinceye kadardır.       
Güneşin görünmesiyle Kaymakam, sevdiği kadın ve en yakın arkadaşı hâkimle başka bir kasabaya doğru yola çıkar ve film böylece sona erer.

Filmdeki karakterleri, filmin anlatısını pekiştirmek adına şu şekilde özetlemekte fayda var: Deli Kaymakam, deli hâkimle birlikte dolaşır. Sık sık ona danışarak onay almak ister ancak bu danışma işi, istişare boyutunda değildir. Çocuksu bir yanı olduğu gibi gerektiği zaman son derece sert ve tavizsiz davranır. Deli Hâkim, Kaymakam’ın yol arkadaşı ve dostudur.

Kendini hâkim zanneder. Sorulan sorulara net cevaplar vermekten daima kaçınır. Deli Çavuş, kasabalı bir gazidir. Biraz safça olmasına rağmen her emri harfiyen yerine getirir. Kasabalılar ve çocuklar kendisiyle alay etmekten çekinmez. Avukat Şeref Haktanır, yasaklı bir siyasî partinin başkanıdır. İllegal yöntemlerle esnafların ve tefecilerin sorunlarını çözmeye çalışır.
Tefeci Mahmut Ağa; fakirlere, küçük toprak sahibi köylülere fahiş fiyatla borç verir. Kasabada tekel konumundadır.

Tüccar Karamuratoğlu; dindar görünen ancak ölmüş at ve eşek etini 
lokantasında servis eden, ticarette her türlü hileyi kullanmaktan çekinmeyen bir 
karakterdir.

Tefeci Mahmut Ağa ve Avukat Şeref Haktanır ile bir ortaklıkları vardır.
Yılanoğlu ise bir eşkıya, hatta teröristtir. Yerel güç odaklarıyla ilişkileri vardır.

Tüccar, tefeci ve avukattan oluşan birliğin tetikçiliğini yapmaktadır. Halk üzerinde baskı kurar ve güvenliğin, asayişin kendisinden sorulduğunu belirtir.
Esnaflar fırsatçıdır. Karaborsacılık, fahiş fiyat vb. yöntemlerle zenginleşmişlerdir. Yılanoğlu’na ve Avukat Şeref Haktanır’a güvenirler. Hatice, tek başına kardeşlerini büyüten bir kasabalı kızdır. Yukarıda bahsi geçen tüm kötü karakterleri, onun başına gelenler üzerinden tanırız. Kaymakam’a âşık olur ve filmin sonunda onunla birlikte kasabadan ayrılır.

Filmde, aynı zamanda, Türkiye’de kurtarıcı fikrine gösterilen rağbet ve onun yaptığı her icraatın sorgulanmaksızın kabul görmesi sunulur.

Siyasal atmosfer içerisinde sorumluluk almayan, çoğu zaman da aksiyon kanallarının çeşitli yöntemlerle kapatıldığı halkın onları bozulmuş, yozlaşmış düzenden kurtaracak, adaleti getirecek, kendisini her şeyden azade kılabilmiş, erdemli ve tüm toplumun mutluluğunu amaçlayan bir kahramana, bir kurtarıcıya duyulan ihtiyacı ve inancı filmde açıkça tasvir edilmektedir.

Her filmi izledikten sonra etkisinde kaldığımız sahneler vardır.
Bu filmi izledikten sonra hayatın içerisinde karşılaştığımız bir çok sorunun çözümünde böyle yöneticilerin var olmaları halinde  sorunların kalmayacağını hayal ettiğimiz anlar olsa da gerçek de yöneticilerimizin asla bu filmde ki karakterler gibi olamayacağını üzülerek de olsa hatırlatmak isterim.

Filmin benim en çok sevdiğim sahnesi ise Deli Çavuş ile Kaymakam arasında ilk tanıştıkları sahnelerde yer alan “E anlat bakalım bu kasaba da ne dümenler dönüyor” diye sorması sonrası Deli Çavuşun “Gel de gözlerinle gör” diye cevap vermesi sonrası, Kaymakamın “Evet gidelim, her şeyi yerinde görelim” dedikten sonra halkın içine karışması ve tüm karşılaştığı sorunların üstesinden gelmesiyle ilerler.

Tabi ki bu filmden çıkarılacak onlarca ders vardır. Ve bu dersi en çok da yöneticilerimizin görev yaptıkları beldelerde belirli bir kesimin değil tüm halkın gönlünü gerçekten kazanmak ve farklı bir beldeye veya makama giderken arkasından Allah bin kere razı olsun dedirtebilmek için ne gibi his ve bakış açılarıyla görevlerini sürdürmeleri gerektiği gibi dersler vardır.

Ülkemizde teknoloji ve internet alanındaki gelişmeler görev yaptığı şehri tüm yönleriyle tanımak isteyen makam sahipleri için zahmetsiz ve sınırsız imkanlar sunmaktadır. O yüzden artık deli çavuşlara ihtiyaç yoktur. UYAP portalına erişim sağlayabilen bir çok yönetici halkının tepesine binerek zenginleşen, ticari servet ve başarısını yıllarca insanına zulmederek kazanabilenleri haklarındaki dava dosyalarından fark edebilecektir.

Tabi ki bunu yapabilmesi için önce onların masasından kalkıp kendi masasına oturması gereklidir.

Bu gün bizlere toplumsal anlamda bir çok mesaj vermeye çalışan filmlerden biri olan DELİ DELİ KÜPELİ filminden çokça bahsetsek de hayatın filmlerden ibaret olmadığını da belirtmek gerekir.

Not: Bu Yazımda kaynak olarak film hakkındaki bilgileri Kültür ve İletişim yaynlarının 23 yıl 46.Sayısındaki Onur Ertürk'ün "Platon’un Filozof Kral’ı Bağlamında Deli Deli Küpeli Filmindeki Deli Kaymakam karakterinin değerlendirilmesi " başlıklı makalesinden alıntılar alarak oluşturduğumun bilinmesini isterim.

Ersin Fındık

YORUM EKLE