İSTANBUL'UN KIZIL SÜSÜ AYASOFYA

Ey Türk Milleti, tarihinle ve bu tarihi altın harflerle yazanlarla gurur duy!

Fatih'in ayak seslerini asırlarca gözleyen İstanbul, Fatih ile beraber hak ettiği değere kavuşmuştur. Bu eşsiz şehir, endamlı servilerle bir gelin gibi süslenmiş, kıyamete kadar kendisini sevecek halkla vuslata ermiştir.

 

Asırlarca ilim ve kültür merkezi olQma özelliğini sürdürmüş, asla sevdiğine ihanet etmemiştir. Güzelliğine güzellik katan yeni ziynet eşyalarıyla süslenmiş, bir geline yaraşır incilerle donatılmıştır. Fatih'in fetih hakkı olarak tapusunu aldığı Ayasofya, hem taşıdığı anlam hem de değerle İstanbul'un gerdanına takılan eşsiz bir mücevherdir.
 

Yedi tepeden toplanan yedi renk çiçeklerle yıllarca İstanbul’un gelinliğini süsleyen kızıl süstür Ayasofya. Mimar Sinan minarelerle sağlamlaştırmış, eşsiz eserlerle çevresini donatmış, çevresindeki eserlerle bütünleştirmiştir.
 

İstanbul asla vefasız bir sevgili olmamıştır. Asıl vefasızlık ona gösterilmiştir. Tarihinde hep mesut bahtiyar mı olmuştur? Hayır, nice ağaç dalında genç fidanlar sallanmış, nice işgaller görmüş geçirmiştir.
 

Vefasızlığı sadece düşman olduğu apaçık bilinen güçlerden görmemiş, düşmanlığını gizleyenlerin eliyle de acı çekmiştir. Topyekûn düşmana baş kaldırıp onu kovmasını bilen millet, çoğu zaman birlik olamamış, bazı illegal faaliyetlerle refahımızı hazmedemeyen ülkelerin oyuncağı olabilmiştir.
 

Nice ayaklanmalar bastırılmış, nice kaoslar önlenmiş, en can acıtıcı hadiselerden biri de yıldönümünü yaşadığımız 15 Temmuz’da yaşanmıştır. Boğaz'ın incisi koca Boğaziçi Köprüsünde milletle,  milletin evladı asker karşı karşıya gelmiştir.
 

Bu günleri unutmayalım. Tarihimize geçecek en önemli adımlardan Ayasofya sevincine hiçbir siyasi düşünceyi gölge yapmayalım.
Bilelim ki tarihimizde bizim evlatlarımıza kıyan nice ayaklanma, darbe, saldırı, bombalama, faili meçhul cinayetlerin arkasında kurtuluş savaşını kazanmamızı hâlâ hazmedemeyen güçler vardır.
Onların asırlarca hayalini süsleyen Anadolu topraklarında hâlâ hayalleri varsa bizim içimizdeki hainlerin onlara verdiği cesarettendir. Şu anda bize Ayasofya konusunda sesini yükseltmek gafletinde bulunanlar da emellerinden adım adım uzaklaştıkları için çok mutsuzdurlar.

 

Biz biz olalım onların söylemleriyle dillerimizi, temiz kalemlerimizi kirletmeyelim.

Şu anda çevremizde bize ve geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza yaşam hakkı tanımayan, masa başında yaptıkları haritalar üzerinde kadeh tokuşturan sözde dost ülkeler vardır. Biz içeride birlik olamazsak uzak değil-Allah muhafaza- çok yakında onların oyuncağı olacağız.

Bize düşen görev; giremezsiniz dedikleri yerlere girmek, orada söz hakkınız yok, kımıldayamazsınız dedikleri yerlerde olmak, kazamazsınız dedikleri yeri kazmak, alamazsınız dediklerini almak, yapamazsınız dediklerini yapmak, dönüştürmezsiniz dediklerini dönüştürmektir.


RAHİME ALCAN

YORUM EKLE