KENDİMİZDEN ÇALDIKLARIMIZ

Şirin ilçemiz Kırkağaç yüzyıllardır bir tarım ilçesi olarak günümüze kadar gelmiştir.

Hatta 1900'lü yılların başlarında Ege Bölgesinde bulunan toplam 9 adet pamuk çırçır fabrikasından 2 tanesinin Kırkağaç'ta olduğu ve ilcemizde yetişen pamuğun kalitesinin de mıntıka sınıfına girdiği yani birinci kalite olduğu, yine 1700 ve 1800'lü yıllar da merkez ovamızın neredeyse yarısının üzüm bağları ile dolu olduğu, kavun umuzun ise yurt çapında meşhur olduğu resmi kayıtlarımızda yazmakla birlikte hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir.

İlçemiz bazen bir zeytin merkezi, bazen pamuk, bazen üzüm, bazen de kavun ve tütün tarımının merkezi olmuştur ve hep söylenmiştir; “Kırkağaç ın dağlarından yağ ovalarından bal akar” diye. Evet çok doğru, yüzyıllardır bu yağlar ve ballar akıp gitmiş. Akıp gitmiş ama ne yazıktır ki, tıpkı yol kenarlarında ki boşa akan pınar çeşmeleri gibi kendi bildiğine bir amacı olmadan toprak onu nereye götürmüş se oraya amaçsızca akmış gitmiş. İşin acı tarafı da hâlâ aynı şekilde akıp gidiyor.

İlçemizde köylerimiz ile birlikte 215 bin dekar kayıtlı işlenebilir tarım arazimiz var kabaca bir hesap ile bir dekarında en az 500 TL üretim masrafımız vardır. Ortalama da bu arazimizden yıllık 400 bin ton tarımsal ürün elde edilmektedir. Çok büyük bir rakam. Binlerce ton zeytin, binlerce ton zeytinyağı, binlerce ton kavun, mısır, ayçiçeği, domates, biber, hububat ve sair çeşitli ürün demek ve bu ürünlerin yetişmesinde kullanılan milyarlarca liralık zirai ilaç, gübre, mazot, elektrik, tohum ve zirai alet demek.

 

400 bin ton ürün dile kolay, üretimde kullandığımız bu saydığım gider kalemlerini biz çiftçilere satan ilaç firmaları, petrol şirketleri, gübre ve tohum firmaları elektrik dağıtım şirketleri hepsi birbirleri ile anlaşıp fikir birliği yapıp biz çiftçilere satacakları ürünlerinin fıyatlarını rahatlıkla tesbit ediyorlar.

Hatta hatta hasat zamanı bizden alacakları zirai ürünlerimizi kaç paraya alacaklarını bile bir fikir ve güç birliği yaparak tesbit edebiliyorlar . Ama biz on tane çiftçi bir araya gelip, birlik olup, güç birliği yapıp toplu olarak bir gübre, bir zirai ilaç ya da tohum alamıyoruz. Yani her dekara en az bir torna gübre alsak 215 bin torba gübre yapar.

Tamamından geçtim yüzde 10'una birlik yaptığımızı düşünün 21.500 torba gübre yapar.
Şimdi biz bir olup bu gübreyi tek bir firmadan alacağımızı beyan etsek bizim gitmemize gerek yok firmalar ayağımıza kadar gelir gübremizi açık eksiltme ihalesi ile alırız. Daha mazot , zirai ilaç, tohum, fide ve birçok gider kalemi var ama biz ne yapıyoruz hepimiz ayrı ayrı gidip 10 torba, 20 torba gübre alıyoruz.

 

Güya hepimiz kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz ama aksine hepimiz kendimize zarar veriyor ve battıkça batıyoruz. Bir düşünün 430 bin ton ürünün sadece yetiştirmesinde, birlik olup, pazarlık yapıp toplu olarak alım yapabilsek milyonlarca lira paramız cebimizde kalacak. Bu sadece üretim tasarrufu. Ah bir de içimizdeki nefisten kendimizi kurtarıp ürünlerimizi satarken birlik olabilsek, bir o kadar da satarken para kazanacağız. Şöyle kaba bir hesap yapalım üretirken ve satarken bir dekarda 100 TL tasarruf yapsak 215 milyon TL eski parayla 215 Trilyon fazladan para yapar. Kim verir bedava dan beş kuruş?
 

Vallahi kimse vermez, ama biz her yıl bu parayı çöpe atıyoruz ya da tüccarlara bırakıyoruz. Düşünüyorum da ne kadar da bonkörmüşüz, 215 milyon TL ben yemedim sen ye parası, ohh ne güzel ne ala. Bu güzelim şirin tarım ilçemizden bu güne kadar onlarca kanaat önderi, onlarca belediye başkanı, onlarca siyasi parti lideri yada siyasi, onlarca kamu kurum amiri ve onlarca ziraat odası başkanı (kendimizi de dışarıda bırakmıyorum), kooperatif, dernek ve sivil toplum örgütü ve en önemlisi binlerce de çiftçi gelip geçmiş.
 

Bir kaç güzel deneme dışında ( Bakır'da Ege Birlik, Kırkağaç merkez de tarımsal kalkınma ve sulama koop, Karakurt, İlyaslar ve Yağmurlu Mahallelerinde kalkınma ve hayvancılık koop. gibi) çokta bir şey yapamamışız. Kooperatifleri kurmuşuz birlik olup yürütememişiz. birşeyler yanlış gitmiş, bunları hoşgörü ve fedakarlık değirmenin de öğütüp karşılıklı konuşarak düzeltip yola devam edecegimize, kısır döngü girdaplarında dedikodular ile birbirimizi kötüleyerek etrafımıza koca koca duvarlar örmüş kendi kendimize önümüze setler çekmişiz.

Ve en kötüsü yüzyıllardır her üretim sezonunda bu günün parasıyla 215 milyon lira parayı çöpe atmışız. Bu kimin parası bizim paramız, çocuklarımızın parası, gelecek nesillerimizin parası sadece bu kadar ile kalsa iyi , 30 yıllık bir kuşak ta 645 milyon TL para yapar bu gün kü parayla. Hem kendimize, hem güzel ilçemize neler yapılmaz neler. Yani sevgili hemşerilerim tabii ben tarımcı olduğum için sadece tarım penceresinden bakıp hesaplıyorum.

Bunu başka bir ifadeyle anlatacak olursak 30 yılda kendimizden ve çocuklarımızdan tam 645 milyon TL parayı ve bu paranın yapabileceği yatırımı çalmışız, heba etmişiz Ne kadar acı ne kadar önemli bir kayıp. Bir Allah'ın kulu da çıkıp bu gidişata dur diyememiş. Diyen çıkmışsada bizler bin bir iftira ve dedikodu ile o insanların önünü kesmişiz. Şimdi gelelim sade de sözün özü şu ; kendimizden ve gelecek nesillerimizden daha kaç 30 yıl çalacağız , ya da daha kaç 645 milyon lira çalacağız.

Çok acı ama bu bir gerçek. Eğer bu hırsızlıktan kurtulmak istiyorsak çözüm çok basit tam üç sihirli kelime ; 1. Güven 2. Hoşgörü 3. Sabır Artık silkelenip birbirimize güvenip, hatalarımızda ya da eksiklerimizde hoşgörülü olup, bir güç birliği kurmamız ve gelecek nesillerimize daha güzel bir çiftçilik daha güzel bir tarım daha güzel bir Kırkağaç bırakmamız lazım.

Tabii bunun için de üçüncü sihirli kelimemiz sabır gerekiyor. Bu üç sihirli kelime biz çiftçileri iyi günde kötü günde bir çatı altında toplamalı. Gerekirse cebimizden para koymalıyız, gerekirse bizzat kendimiz çalışarak, bütün kamu kurum ve kuruluşlarımız ile el ele, omuz omuza verip daha fazla geç kalmadan bir güç birliği kurup ,bin bir emek ile yetişitirdiğimiz kendi malımızı kendimiz satmalıyız hatta hatta işletmeler kurup ürünlerimizi işleyip paketleyip öyle satmalıyız. Unutmayalım bizim bizden başka kimsesiz yok ya birlik olup çoğalırız, Allah göstermesin ya da ayrı kalıp yok oluruz.

Ben yıllarca sizlerden aldığım maaş ile ekmeginizi yedim suyunuzu içtim. Evimi geçindirip çoluk çocuğumu büyüttüm. Bir şeyler yapmak bu yanlış gidişe dur demek, birşeyleri değiştirmek istiyorum ama bu tek başıma ya da sadece ziraat odası olarak yapılabilecek bir şey değil. Buradan özellikle genç çiftçilerimize sesleniyorum gelin birlik olalım ziraat odamız önderliğinde bir şeyler yapalım toplanalım konuşalım tartışalım yeni fikirler ortaya atalım artık zamanı geldi geçiyor.

Biz bunu yapabiliriz bizde bu güç var. 7/24 sizlerleyim, hepinizi bu konuda birlik olmaya bir şeyler yapmaya davet ediyorum ziraat odamız sürekli açık.

Bu konuda geçtiğimiz günlerde genç bir kardeşimden güzel bir öneri geldi çok sevindim buradan o kardeşime de sesleniyorum bir an önce bir araya gelmeliyiz zaman şu gibi akıp gidiyor artık bu kötü gidişata bir dur demenin vakti geldi haydi gençler hepinizi ziraat odamıza bekliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerimle siz değerli çiftçilerimizi saygılı ile selamlar, bol ve bereketli bir üretim yılı olmasını dilerim.

 

EMİN ÖZARI

YORUM EKLE
YORUMLAR
VATANDAŞ
VATANDAŞ - 4 yıl Önce

Bu yazdıklarınızı 12 eylül okulana giden cocuklar bile bilyor.siyasiler,sivil toplum kuruluşları şikayet etme mercii değildir çözüm mercileridir.Kırkağaçta birisi siyasete giriyorsa bilinki coluğu cocuğu bi yerde çalışacaktır stklarda arpalık tarlasıdır yani ne kırkağaç siyaseti kırkağaçlının umurundadır nede çiftçiler stkların umurundadır amma konuşmaya gelindimi konuş babam konuş sonuç....SIFIR

Hasan karaosmanoğlu
Hasan karaosmanoğlu - 4 yıl Önce

Başkanım 21, 500 ,000 tl yapar hesabı yanlış yapmışsın

Hayri burgaz
Hayri burgaz - 4 yıl Önce

Gerçekten güzel bir yazı olmuş ama güzel ilçemde buda etopya olarak kalır ilçemde ilk önce yapılacak bir şey var oda planlı ekilis bence bu sene bu para etti bütün millet oraya yönleniyor dometes kooperatifi kurduk bir kasa alamayan çiftçi vardı ama tarlasına kamyon giden çiftçi ler vardı neymiş o fazla ekmiş 3 senede kooperatif bitti.bu tür işler birlik ister beraberlik ister özveri ister.keske bunlar olsada hayata geçse herkes kazansa saygılar

M.Güneş
M.Güneş - 4 yıl Önce

Kırkağaç'lılar, gerek ilçe dışında olan yada ilçemiz sakinleri Ziraat Odasının yaptığı bu mükemmel çalışmaya destek verirse NEDEN OLMASIN? Sundukları ürünleri hiç bir AVM de bulamayacakları ortada...Kimin ürettiğini bilerek alacağımız ürünler gayet doğal koşullarda üretildiği bir yana, hemşehrilerimizin ürettiği aşikar olan bu ürünleri tüketiyor olmanın bahtiyarlığını tadmanın keyfi her şeye değmez mi? Nohutun lezzetinin yanında, adını bildiğimiz üretici hemşehrilimizin emeğini koruyor olmanın sorumluluğunu da tatmak bir ayrıcalık değil mi? O HALDE SİPARİŞLERİMİZLE, NEDEN BU GÜZEL ORGANİZASYONU YAPAN DEĞERLİ DÜŞÜNCELERİ COŞTURMAYALIM...Buralarda hiç bir karşılığı olmayan Kırkağaç'lılıkla değil, karşılığı siparişlerinizle vücut bulan bir Kırkağaç'lılığı seçmeniz hiç zor olmasa gerek. Ben olsam sayın Ziraat Odası yönetiminin yerinde günlük sipariş listesini yayınlarım. Kim gerçekten Kırkağaçlı olmayı yaşıyor kim sadece lafazanlıkla geçiştiriyor görebiliriz. Haydi KZOB her gün aldığınız siparişleri sadece miktar ve isim soy isimleri baş harfleri ile bizimle paylaşın görelim Laflamı Kırkağaç'lıyız, yoksa aktif destekle mi Kırkağaç'lıyız... "İşte meydan, işte pehlivan..." diyelim mi?