--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

KAİNATTA TESADÜFE YER YOK

Merhaba sevgili okurlar.

Bu yazımda sizlere  tesadüf diye adlandırdığımız olgunun aslında tevafuk olduğunu hakikatleri ile anlatmaya çalışacağım inşallah.
Gözümüz ile gördüğümüz veya göremediğimiz bildiğimiz veya bilmediğimiz her şey, Allah'ın kudret kalemiyle yazdığı muhteşem bir kitaptır.

Baştan sona hikmetlerle dolu ince nakışlı hikmetnûma bir kitap düşünün. Hiçbir yerinde bir abes, bir fazlalık veya eksiklik olmayan bir kitap.
Mülk suresi 3. ve 4. Ayetlerde rabbimizin bize bildirdiği gibi "Çevir gözünü, bir bak! Herhangi bir kusur bulabilir misin? Sonra bir daha, bir daha çevir.
Gözün yorgun ve mahrum olarak sana geri dönecektir " gerçeğini ispatlayan en güzel bir misal ise, insandır. İnsan vücudunda, görevi olmayan hiç bir uzuv ve his yoktur. En basit gibi görülebilen karaciğer bile, dört yüzden fazla görevi başarıyla yürütmektedir.

İşte kendimize baktığımızda göreceğiz ki kâinatta meydana gelen olaylar, ölümler, doğumlar vb. hadisat tamamen Allah'ın kudreti ve tasarrufu iledir. Mesela, biz yağmurun yağdığını görürüz. Bu kadar zeki yağmur bizim ihtiyacımızı nasıl biliyor. Tabiki bilemez o halde yağmur yağmaz, yağmur yağdırılır. Rüzgârlar rastgele değil, Allah'ın emrine göre eserler. Hiçbir olayda tesadüf(rast gelmek) yoktur. En büyük Müfessirlerden olan Bediüzzaman Hazretleri Sözler Eserinde "Tesadüf, ancak cehlimizi örten bir perdedir." demiştir. Bizim tesadüf olarak gördüklerimiz, aslında Allah'ın tasarrufudur. Mesela, siz evinizde otururken, birden içinize dışarıya çıkıp dolaşma hissi doğsa ve çıktığınızda sokakta, yıllardır görmediğiniz bir dostunuzla karşılaşsanız, bu bir tesadüf, bir rastlantı değil; tevafuktur.. İşte içinize o hissi veren de yıllardır görmediğiniz dostunuzu oraya getirende ilahi kudrettir.

Bediüzzaman hazretlerinin Barla Lahikası isimli eserinde ki şu tespiti son derece dikkat çekicidir: "Çok adi  perdeler içinde mühim işaretler verilir, ehli anlar." Bu ne demek? Amiyane tarif edecek olursak; Trafik işaretlerinden haberi olmayan birisi, polisin el-kol hareketlerine bir anlam veremez. Yoldaki işaretleri sadece seyreder. Fakat bilen birisi, o hareketlerden ve işaretlerden, sözlü birer ifade gibi mana çıkarır, istifade eder. İste başımıza gelen bir olayın kimden geldiğini bilmek ve ona göre hareket etmek Sahib-i Kâinata bizi bir adım daha yaklaştıracaktır. Yoksa bu tesadüf desek ve hata etsek; o zaman kuralları bilmeyen bir acemi şoför  kadar kaza yapma ihtimalimiz olabilir.

İşte tam da bu sırada KADER kalemi devreye giriyor.. Aslında yazdığım bu yazı dahi kader ile takdir edilmiştir. Aynen sizin şuan bu yazıyı okurken ağzınızı oynatmanız veya göz bebeklerinizin soldan sağa hareket etmesi gibi her şey kader ile takdir edilmiştir. Bakın güzel bir örnek paylaşacağım sizlerle yine Barla Lahikasından,
"Mesela, benim avucumda nohut, leblebi, üzüm, buğday gibi maddeler bulunsa, ben onları yere atsam, üzüm üzüme, leblebi leblebiye karşı sıralansa hiç şüphe kalır mı ki, elimden çıktıktan sonra, gaybî bir el müdahale edip sıralamasın. İşte, hurufat ve kelimat o maddelerdir, ağzımız o avuçtur."
İşte böyle bir olayla karşılaşsak, Üzüm üzüme, nohut nohuda karşı karşıya dursalar ilk düşüncemiz su olurdu değil mi?

"Bu nohut ve üzümler kendi kendine bu tarzda sıralanamaz. Bunları böyle sıralayan bir güç var". Peki gündelik hayatımızda başımıza gelen olaylarda bunu yapan bir güç var demiyoruz da tesadüf diyoruz.

Bu tarz tevafuklar, her şeyde bir kasıt ve iradenin cilvesi bulunduğunu, tesadüf olmadığını gösterir.
İşte Kastamonu Lahikasında Yüce Yaradan’ın tasarrufundan bahsederken şöyle der Müfessir-i azam  "Hiçbir şey daire-i ilim ve kudretinden hariç olmadığı gibi, daire-i irade ve maişetinden dahi hariç değildir."

Bu söz gayet vazıh ve açık surette hakikati anlatmış. Bize de tesadüf olarak nitelenen olgunun aslında  rabbimizin bizim için kaderimize yazdığı tasarruf attan başka bir şey olmadığına iman etmektir...inşallah rabbim tesadüf oyuncağı zannettiğimiz şeylerin kader kaleminin ince bir harfi olduğunu idrak etmeyi nasip eylesin duasıyla yazıma son verip sizleri yüce Yaradan’a emanet ediyorum.. Allah'a emanet olunuz..

YAVUZ ÖZPOLAT

YORUM EKLE


         Kirkagac.Net