betbaba sultanbet betivo canlı casino siteleri deneme bonusu en iyi casino siteleri betbaba betivo betbaba

DARÜLBEDAYİ TİYATRO HEYETİ KIRKAĞAÇ’TA

Tiyatro sanatı bir yanıyla kum üstüne yazı yazmaya benzer. Haldun Taner’in “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” adlı oyununda Thomas Fasulyeciyan’ın unutulmaz tiradında söylediği gibi “zaten aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır. Yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır.

Bir zaman sonra da unutulur gider. Olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız.
Görorum hepiniz gardroba koşmaya hazırlanıyorsunuz. Birazdan teatro bomboş kalacak. Ama teatro işte o zaman yaşamaya başlar. Çünkü Satenik’in bir şarkısı şu perdelerden birine takılı kalmıştır. Benim bir tiradim şu pervaza sinmiştir. Hıranuş’la Virjinya’nın bir diyalogu eski kostümlerden birinin yırtığına sığınmıştır. İşte bu hatırlar, o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı halinde yine sahneye dökülürler. Artık kendimiz yoğuz. Seyircilerimiz de kalmadı. Ama repliklerimiz, fısıldaşır dururlar sabaha kadar.

Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerine kaçışır. Perde.” 1900’lerin başında İstanbul kahvehanelerinde meddahlar, hayalbazlar; derme çatma sahnelerde ateş yutanlar, curcunabazlar, zorbazlar vardı. Direklerarası’nda Madam Eftalya, Şamran Hanım, komik-i şehir Naşit sahne alıyor, Mınakyan’ın tiyatrosu dolup dolup boşalıyordu İstanbul’un bir kazan gibi kaynadığı, büyük değişimlere, alt üst oluşlara hazırlandığı yıllardı. Çocukluğundan itibaren kendini tiyatronun büyülü dünyasında bulan Muhsin Ertuğrul, bu sanatın toplum için kurtarıcı olduğuna inandı. Ömrü boyunca türlü önyargılarla savaşan Muhsin Ertuğrul, ilk Hamlet’i sahnelemekle, tiyatro okulları kurmakla, Türk tiyatrosunu dramaturji kavramıyla tanıştırmakla kalmadı, Müslüman kadınların perdede, sahnede görünmesine de önayak oldu. Tiyatroyu Anadolu’nun en ücra köşelerine taşıyan bir sanat militanıydı o.

Sonraki yıllarda İstanbul Şehir Tiyatrosu adını alacak Darülbedayi (Güzellikler Evi) 29 Haziran 1914 tarihinde kuruldu. Darülbedayi’nin unutulmaz oyuncusu M.Kemal Küçük’ün anlattığına göre “Darülbedayi’nin oyuncu kadrosunu on üç kişi teşkil ediyordu. Bir avuç içi sanatkâr. Bütçesi 3000’le 5000 lira arasındaydı. Bütün yıl verdiği temsillerin sayısı altmışı geçmezdi. Kışın haftanın yalnız iki gününde, Ramazanın da otuz gecesinde oyun verir, topu topu, bütün temsillere de ancak, on beş bin kişi gelirdi. Ne emekleme, ne ağır, ne cesaretsiz bir ilerleyiş.” Darülbedayi sanatçılarına turne yapma düşüncesi ilk kez 1923 yılında gelmiştir. Geçim kaygısı içinde olan sanatçılar bir turne ile durumlarını düzeltmeyi kararlaştırmışlardı.

Muhsin Ertuğrul o sırada film çevirdiğinden o da bu turneye katılamamış, ama daha sonra senaryonun bir bölümünü İzmir’de çevirirken, arkadaşlarına yardımcı olmuş ve bir temsilde de oynamıştır. Çağdaş Türk tiyatrosunun, sinemasının babası Muhsin Ertuğrul’un İzmir’e gelişi arkadaşları ve İzmirliler için güzel bir sürpriz olmuştu. Reşat Nuri Güntekin’in “Eski Rüya” adlı oyununda oynamayı candan kabul etti. “Eski Rüya” 12 Ağustos 1923 gecesi, görülmedik bir kalabalığın uzun süren alkışları altında oynandı. Repertuardaki bir başka oyun “Hisse-i Şayia” idi. Temsilin onur konukları Atatürk ve eşi Latife Hanım’dı. Sanatçılar boş oturmaktansa, tiyatroya meraklı olan Fahrettin Altay Paşa’nın maddi ve manevi desteğiyle civar ilçelere de turne düzenlemeyi kararlaştırdılar, ilk durakları Akhisar’dı. İzmir’e döndükten sonra Söke’ye geçtiler, ardından Manisa’ya…

Oyuncu kadrosunda sonraki yıllarda Türk Tiyatrosuna damga vuracak unutulmaz oyuncular vardı. Ahmet ve Bedia Muvahhit, Behzat Butak, Mina Müzeyyen ve Vasfi Rıza Zobu. 7 Ekim 1923’te trenle Kırkağaç’a giden temsil heyetinin repertuarında iki adaptasyon oyun vardı. “Üçüzler” vodvili ve “Rakibe” dramı. Her iki oyun da kalabalık bir seyirci önünde oynanmış, “Oyuncu olduklarından ötürü” han sahibi, bu kadınlı erkekli grubu içeri almak istememiş; ancak Mürsel Paşa’nın “tavsiyesiyle” onları aksi bir suratla buyur etmişti. Kadın oyuncular ve Bedia Muvahhit için Merkez Komutanı Mürsel Paşa’nın evi açılmış, erkek oyuncular hana yerleşmişlerdi. Kırkağaç’ta, ön sırada oturan, oranın eşrafından sayılan seyirci fokurdayarak nargile içiyor, ama konuşmadan oyunu seyrediyorlardı.

Topluluk, 9 Ekim Çarşamba günü trenle İzmir’e dönmüştür. O yıllarda Tiyatroculuk “iki kalas bir heves”ti. Depolar, hangarlar, eski kiliseler, büyükçe kıraathaneler bir anda tiyatro salonu ve sahnesine dönüşüveriyordu. Türk, tiyatrosunun temelleri bu vefakar ve cefakar insanların sanat aşkıyla, inadıyla atıldı. “Bu sanatın dersi, en güzel günlerini yaşarken ölmeye hazır olmaktır.

Azrail, ender olarak ölmek sanatını bilen biriyle karşılaşır” diyordu.
Büyük Usta Muhsin Ertuğrul. Modern Türk Tiyatrosunun taşlarını döşeyenlere, saygıyla…


Mehmet YAKIT
--------------------------------------------------

İLK TEMSİL HEYETİ


--------------------------------------------------

DRAM TİYATROSU


--------------------------------------------------

MUHSİN ERTUĞRUL

YORUM EKLE
YORUMLAR
Selami Eke
Selami Eke - 1 hafta Önce

Tebrikler Mehmet Yakıt tarihin tozlu sayfalarından çıkardığın bu güzel tarihi bilgiler için. Kırkağaç geçmişini unutmazsa geleceğini dersler çıkararak güzel bir şekilde inşa eder.