--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

Kemalettin Öner "Gençlerimiz ve Tarih Şuuru"

Köşe Yazarımız Kemalettin Öner Yazdı...

Kemalettin Öner "Gençlerimiz ve Tarih Şuuru"

Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

İnsanoğlunun geçmişi bilme isteği ve öğrendiği bilgilerden hareketle geleceği inşa etme çabası tabiatında vardır.
Milli Şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un yukarıda ifade ettiği gibi geçmiş tecrübelerden yararlanma arzusu, yaşananlardan ders çıkarma ve gelecekte yanlış adım atmama gayreti; önem verilmesi gereken bir durumdur, bunu ne kadar başarabildiğimiz ise tartışılır.

Tarih, bugün ile geçmiş arasında bitmeyen, mütemadiyen devam eden bir diyalogdur.
Tarih olup bitenlerin bizatihi kendisi değil hafızalarda kalanların ifadesidir; haddizatında tarihçilerin önümüze getirdiğidir.

Aynı dönemleri, aynı olayları ele alan farklı tarihçilerin çalışmalarında çok farklı anlatımlarla, birbirinden farklı tezlerle karşılaşmak mümkündür.
Hâlbuki tüm bu çalışmalar  belgelere, delillere dayalı eserlerdir. İnsanlar çeşit çeşit, bakış açıları farklı farklı olunca anlatılanların, ortaya konulan çalışmaların birbirine benzememesi tabii bir durumdur.

Günümüzde vuku bulan hadiselerin gazetelerde birkaç farklı şekilde anlatılması, sunulması, yorumlanması nasıl bir durum ise tarih çalışmalarında tezahür eden durum da böyledir.
Gerçek geçmişte elbette bir olay on değişik şekilde değil bir şekilde yaşanmıştır ama bunun yeniden hatırlanışı, sonraki zamanlara, kuşaklara aktarılması türlü türlü şekiller almıştır.

Farklı toplumlara mensup, farklı değer yargılarına sahip tarihçilerin ortaya koyacakları eserlerin farklı olması kaçınılmazdır.
Tarihçinin hüviyetinden tamamen sıyrılarak tarafsız ve ön yargısız olabilmesi çok mümkün değildir. Tarihçi bulduğu delilleri, belgeleri kendi zaviyesinden, müktesebatına göre yorumlar.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” sözüyle önyargılardan uzak, tarafsız bir tarih yazıcılığının önemini en veciz şekilde vurgulamıştır.

Tüm bu bilgilerin ışığında sevgili gençler, bizler ne yapmalıyız, tarih merakımızı nasıl gidermeliyiz hangi eseri, hangi tarihçiyi seçmeli, okumalıyız?
Bu soruların cevabı iki ile ikinin toplamına verilecek cevap gibi net ve tek değildir.

Mukayeseli ve çapraz okumalar yapmak, aynı konu, aynı dönem üzerine yazılmış, farklı tarihçilerin eserlerini okumak, belgelere dayalı, kaynakçası kuvvetli eserler takip etmek; sağlam bir tarih şuuru oluşturacaktır.

Tarihe merak duyan, tarihini seven, örnek insanlar olmanız dileğiyle; kalın sağlıcakla.


Kemalettin ÖNER




 


hakan demir

YORUM EKLE


         Kirkagac.Net