--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

KIRKAĞAÇLI ÜLKÜCÜLER HOCALI’YI UNUTMADI

Kırkağaçlı Ülkücüler Hocalı katliamını için bir anma programı düzenledi.

KIRKAĞAÇLI ÜLKÜCÜLER HOCALI’YI UNUTMADI
KIRKAĞAÇLI ÜLKÜCÜLER HOCALI’YI UNUTMADI

Karabağ’ın Hocalı kasabasında 26 Şubat 1992 tarihinde meydana gelen ve 613 Azeri Türk’ünün hunharca katledilişinin 21. yıldönümü münasebeti ile Kırkağaç MHP tarafından bir anma programı düzenlendi.

Kırkağaç Milliyetçi Hareket Partisi İlçe binasında yapılan etkinliğe İlçe Başkanı Vedat Terdi, Kırkağaç Meslek Yüksek Okulu Ülkücü öğrenciler sorumlusu Nurullah Uğurlu, MHP İlçe Yönetim Kurulu üyeleri ve üniversiteli öğrenciler katıldı.

Hoca Katliamının sinevizyon gösterisinin izlediği gece de Kırkağaç Meslek Yüksek Okulu Ülkücü öğrenciler sorumlusu Nurullah Uğurlu’da bir açıklama yaptı.

Uğurlu “İnsanlık tarihi binlerce yılda sayısız katliamlara ve soykırımlara sahne olmuştur. Tarihin derinliklerinde kalan ve sınırlı bilgilerimiz aracılığıyla bir nebze haberdar olduğumuz bu üzücü hadiseler, maalesef ki “medeni” dünyanın yakın tarihinde de mevcuttur. Ancak daha da üzücü olan şudur ki yaşanan katliamlar ve soykırımlar tarihle gerçekten yüzleşerek ortaya çıkarılmamakta, çoğu zaman ilgisiz olaylar bu kılıflara büründürülerek yine “medeni” dünya tarafından politika malzemesi olarak kullanılmaktadır. Millet olarak oldukça aşina olduğumuz “soykırım” sözü ise, belki bu politikalar sebebiyle, aklımızda atalarımızın ve soydaşlarımızın uğradığı zulümler olarak değil de, Ermenistan’ın ve bazı devletlerin politik hamlesi olan sözde soykırım iddiaları olarak canlanmaktadır. Balkanlar’da, Türkistan’da ve hatta Anadolu’da uğradığımız nice zulümler göz ardı edilirken; hoşgörünün, İslam ahlakının ve Türk adaletinin yekûnu olan medeniyetimiz Batı’nın gözünde bir zalim olarak canlandırılmaya çalışılmaktadır.

Oysaki yaşanan diğer soykırım ve katliamlar gibi yüzlerce sene evvelinde değil, bütün Dünya’nın gözleri önünde gerçekleşen ve gerek insani, gerek vicdani, gerekse hukuki yönlerden tam manasıyla bir soykırım olan “Hocalı”, birçoklarının gözlerinin kör, kulaklarının sağır, vicdanlarının taş kesildiği bir vahşet olarak önümüzde durmaktadır.

1991 sonlarında Ermenilerin Hocalı’yı kuşatmasının ardından, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecede, Rus 366. Motorize Piyade Alayının destekleriyle Ermeni Silahlı Kuvvetleri Hocalı’yı 3 koldan abluka altına almış; daha önceleri silahları toplatılan ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin korumasında dahi olmayan Azerbaycanlı soydaşlarımız için hiç bitmeyecek gibi süren bir zulüm gecesi yaşanmıştı. Yaşlı, kadın, çocuk ayrımı yapılmamış, önlerine geleni katleden Ermenistan Kuvvetleri kasabayı tam anlamıyla yerle bir etmişlerdi. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin bölgede bulunmaması ölü sayısını daha da arttırmış, hatta cesetlerin toplanması dahi günler sürmüştü. Azerbaycan resmî kaynaklarına göre, katliamda 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı olmak üzere 613 kişi katledilmişti.

20. yüzyılın sonlarında ve dünyanın gözleri önünde, yüzlerce insan düzenli bir ordu tarafından katledilmişti. Bu zulme maruz kalanlar, savaşan askerler değildi. Bu zulme maruz kalanlar, sivil ve silahsız insanlardı. Belki de sırf Türk oldukları için katledilmişlerdi. Düzenli ve sistematik bir vahşete uğramışlardı. Kimisi öldürülmüş, kimisi uzuvları kesilerek sancılı bir yaşama terk edilmişti.

Bütün bu yaşananlar sözde vicdan sahiplerinin görmezden gelmelerine rağmen, an be an bütün kanıtlarıyla ortadadır. Hadise ayrıntılarıyla incelendiğinde görülmektedir ki Hocalı’da yaşananlar, 1948 tarihli BM Soykırım Sözleşmesi’nde “soykırım suçu”nu tarif eden 2. maddenin içeriğiyle birebir örtüşmektedir. Sözleşmenin ”milli, etnik, ırki veya dini bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla gruba mensup olanların öldürülmesi ve grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi” şeklindeki soykırım tanımı, adeta Hocalı’da yaşananları tarif etmektedir. Buradan hareketle, sadece insani ve vicdanı açıdan değil; aynı zamanda hukuki sebeplerle de bir soykırım olan Hocalı bizler için hala taze bir yaradır.

Hocalı, Türk dış politikasının bir karşı argümanı değildir. Hocalı, yüreklerimizde hissettiğimiz soydaşlarımızın adıdır. Hocalı, kinin ve nefretin tercümesi değil; milli hafızamızın son mihenk taşıdır. Hocalı’da yaşananlar, Ermeniler için genel geçer bir yargı değil, vahşeti yaratanlar için bir utanç kaynağıdır.

Bu vesileyle, Hocalı’da yaşananları unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı yineliyor; Azerbaycan halkı nezdinde zulme uğramış bütün halklara sabır ve selamet diliyoruz” dedi.

HABER-FOTOĞRAF: HAKAN DEMİR(HABERTÜRK)






Güncelleme Tarihi: 04 Mart 2013, 22:16
YORUM EKLE
YORUMLAR
ersen
ersen - 11 yıl Önce

helal olsun size..sizden baska hatırlayanda olmadı zaten
ersen-soma


         Kirkagac.Net